Covid19 Pandemi Döneminde İçerik Üretirken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Geçtiğimiz günlerde bir mail aldım, “İnstagram’da En Çok Etkileşim Alabileceğiniz Paylaşım Saatleri” yazımı okuyan bir instagram marka hesabı sahibi, “pandemi döneminde de bu kuralların geçerli olup olmadığını ve bu dönemde ne zaman ve nasıl paylaşım yapması gerektiğini” sormuştu. Kendisine hesabı özelinde yanıt verdim ama aslında bu  konun bir çok sosyal medya ve internet içerik üreticisinin de gündemi olduğunu fark ettim.

Dijital pazarlama çalışmaları için “İçerik” çok ama çok önemli bir konu.  Bununla ilgili arama yaptığınızda içeriğin öneminden bahseden milyonlarca sonuç karşınıza çıkacak 🙂

İçerik üretmek google arama sonuç ekranı

Merak edenler için zamanında ben de bu konuda birkaç şey söylemiştim, okumak isterseniz linklerden bazılarını şöyle bırakıyorum 🙂

Şu anda dünya üzerinde yaşayan diğer herkes gibi bizim de ilk defa karşılaştığımız covid-19 pandemisi,  tüm iş yapış biçimlerini, mevcut dengeleri alt üst etti.  Önceden planlanmış tüm içerikler değiştirildi, içerik stratejileri mahvoldu. Hızlıca yeni planlamalar yapıldı ve aksiyona geçildi

Bu dönemde sizin de kesinlikle fark ettiğinizi düşündüğüm bazı içerik uygulamaları şunlar oldu:

  • Öncelikle daha önce TV’lerde ya da kendi eğitim kurumları üzerinde görüntülü içeriklerini sunan, akademisyen, eğitmen, yaşam koçu, doktor, guru, pazarlamacı, aslında bir çok farklı sektörden kişiler internet üzerinden canlı yayınlarla içerik üreticisi konumuna geçtiler.

Şimdi instagram’a her girdiğimde (özellikle akşam saatlerinde) en az 7- 8 canlı yayın görüyorum.   Yanlış anlaşılmasın onları eleştirmiyorum. Zaten haddim de değil 🙂 Aslında dijital dönüşümü gerçekleştirerek doğru olanı yapıyorlar. Tabi ki her canlı yayın müthiş faydalı diyemeyiz; her sosyal medya paylaşımı ve her içerikte olduğu gibi… Ama bu işi gerçekten iyi yapanlar da var. 

  • Ve bir de  tüm marka hesapları için #evdekal #EvdeKalTürkiye gibi etiketleri kullanmak, içeriklerini  onlar üzerinden kurgulamak, reklamlarında mutlaka bu etiketlere vurgu yapmak olmazsa olmazlar arasında yer aldı. Tekstil firması da , mobilyacı da, pırlanta satan da #EvdeKalTürkiye dedi. 

Peki siz bunu ne kadar samimi buldunuz?

Sizce markaların içerik üreticileri bu dönemi yeterince anlayabiliyor ve duruma uygun içerik üretebiliyorlar mı?

Ben pek sanmıyorum. Öncelikle empatiden uzak, sadece “mevcut durumda diğer markalar ne yapıyorsa biz de onu yapalım” anlayışı olduğu açıkça ortada.

Stok fotoğraflarla  hazırlanan video ve görseller üzerinden marka bilinirliği ya da ürün satışı amaçlanan ve duygusal bağ için ille de #evdekal etiketine yer verilen içerikler hiç de samimi değil.

Empati kurmak iletişime yardımcı olur. Empati kurabilen içerik üreticileri, markalarını takip eden kişilerin içinde bulundukları duygu durumunu anlayabilirler ve onların beklentilerini karşılayan içerikler üretebilirler.

Bunun gerçekten zor olduğunu biliyorum çünkü marka sahipleri içerik üreticilerinin takipçiye odaklanmasını engelleyen bir set durumundalar. (ajans çalışanı arkadaşların bana hak verdiğini, marka sahiplerinin “hadi ordan sen de” dediğini hissedebiliyorum. Ama lütfen kendinize karşı dürüst olun, satış kaygısı çoğu zaman fayda üretmenize, içeriklerde bedava bilgi paylaşmanıza engel olmuyor mu? 🙂 )

Fakat şunu artık kabul etmelisiniz.  İnsanlar bilgi arıyor ve bilgiyi kendisine karşılık istemeden veren marka  ile daha iyi bir duygusal bağ kuruyorlar. Yani siz sosyal medya paylaşımında ya da blog yazısında  #evdekal dediniz diye sizin markanızı sevmeyecekler.

 Bu nedenle özellikle hizmet sektöründe geçerli olan, “ben bu bilgiyi sosyal medyada paylaşırsam gider bu işlemi kendisi yapar, o yüzden takipçilerime bilgi paylaşmamalıyım” ön yargısını yıkmalısınız.

Örneğin bir patent firmanız var ve  marka sınıf listesini içeren, içeriği okuyan kişinin sektörünün hangi sınıflandırmaya girdiğini anlamasına yardımcı olan bir blog ve sosyal medya içeriği hazırlayabilirsiniz.

 Bunu yaptığınızda içeriği okuyanlardan marka başvurusunu kendi yapmak isteyenler de olabilir ancak bir kısmı da paylaştığınız bilgiyi faydalı bulup başvurusunu sizinle yapmak isteyecektir.

Ayrıca marka başvurusunu kendi yapan kişi, farklı bir fikri mülkiyet işlemi için güvenilir firma olarak sizinle çalışmak da isteyebilir.  Bu tarz fayda odaklı bilgiler “siz evde kalın, marka başvurunuzu biz online yapalım” demekten çok daha fazla olumlu bir marka imajı yaratacaktır.

Peki bu dönemde içerik üretirken nelere dikkat etmelisiniz?

  • İçeriklerinizde empatiye yer verin

Unutmayın empati bir beceridir. Geliştirmeye çalışın. Çünkü bu beceriye sahip olanlar hedef kitlenin gerçekten ne istediğini anlayabilir ve bunun karşılığını verecek içerikler oluşturabilirler. Yoksa taklit etmekten bir adım öteye gidemezsiniz.

  • Okuru anlamaya çalışın

Okurun harekete geçmesini ister misiniz? Öyleyse onları anlamaya çalışın.

İçeriklerinizle takipçilerin eyleme geçmesini mi istiyorsunuz? Belki de okurun blog yazısını okumaktan ve hayatlarına devam etmekten daha fazlasını yapmasını istiyorsunuz,  öyleyse ilk önce neden yazıyı okuduklarını anlamaya çalışın.

Blog ya da sosyal medya içeriğinde doğrudan okurla konuşun.  Yazıyı yazdıktan ya da video içeriği hazırladıktan sonra hemen yayınlamayın önce siz okuyun ve izleyin.

Siz onların yerinde olsaydınız “anlarlar mıydım?, “faydalanır mıydım” Diye kendinize sorun.  Özellikle fayda sorusuna yanıtınız evet değilse, yayınlamayın, fayda sağlayabilecek yeni bir içerik üretin.

  • İçeriğiniz için bir hedef belirleyin

İçerik oluşturmak zor olabilir. Yazacak ve videosunu çekebilecek çok konu vardır ama nereden ve nasıl başlanacağı pek bilinmez ve hiç başlamamak en iyi çözüm gibi gelir. Ama  içeriğin bir hedefi olursa onu tamamlamak için daha net bir üretim süreci içerisine girersiniz.  

Örneğin, bu blog gönderisinin amacı: Hiçbir şeyin normal ilerlemediği bir dönemde,  içerik üreticisi olarak dikkat edilmesi gereken noktaları hatırlatmaktır.  Bu dönemde her zamanki gibi reklam ve satış odaklı içeriklere değil, daha fazla empati yaptığımız ve  fayda odaklı içeriklere ihtiyacımız var. 

  • Büyük resme, duyguya odaklanın.

Bir harici disk satıyorsanız, sosyal medya içeriğinizin fiyat indirimi ve ürün özelliklerine yönelik olma ihtimali %90’dır.  Bir de açıklama metnine “………siz evde kalın biz kapınıza getirelim.” Yazdınız mı, bu iş tamam olur öyle değil mi?

Aslında değil,  bu dönemde insanlar paralarını harcarken daha çok düşünüyorlar, satın alma kararı için kendilerine sebep yaratabilmek de daha fazla zorlanıyorlar. Bu nedenle amacınız satış yapmak da olsa onların duygularına hitap edebilmelisiniz.

Sattığınız şeyin ötesine bakın ve büyük resimle olan ilişkiyi görmeye çalışın. Bir harici disk ne için satın alınır?

Bir harici disk sadece gigabayt değil,  telefondaki resimleri sevdiklerimizle paylaşmak için  bir yoldur.   Bir harici disk çocuğunun her anını kaydetmek isteyen bir anne için telefonunda yeni yer açmayı sağlar.  Onlara ürünü nasıl ve ne için kullanabileceklerini hatırlatıp, satın almaları için bir sebep verin.

Unutmayın hepimizin zor zamanlar geçirdiği bu günlerde, içeriklerimizi ticari kaygıdan çok insanların duygularına gerçekten ve gerçekçi bir şekilde dokunma amacıyla üretirsek, işte o zaman aradığımız marka bilinirliği ve karlılığı elde edebiliriz.

YORUM YAP