Hikaye Anlatmak mı? Hikaye Oluşturmak mı?

İçeriğin her zamankinden daha da önemli olduğu ve bunun da sıkça dile getirildiği bir dönemdeyiz.  Söyleyecek sözü olan da,  olmayan da sürekli bir içerik üretme derdinde.

İçerik üretme, hikaye anlatma peşinde olanların, gün geldi anlatacak hikayeleri tükendi.  Ortalık birbirinin aynı, kopyala yapıştır içeriklerle doldu.

Sosyal medyada içerik paylaşacağım, müşterilerimle etkileşimde olacağım diyen markaların ekranları; günaydın mesajları, hayırlı cumalar ve kedili videolarla doldu.

Peki  niye böyle oldu?

Sanırım bunun sebebi elimizdeki mevcut içeriği süsleyip püsleyip,  kelimeleri ve görselleri evirip çevirip yeniden, yeniden sunmak ve yeni sonuçlar elde etmeyi beklemek ama sonuç olarak pazarlama hedeflerinin gerisinde kalındığını görmek.  Bu durumdan çalışılan ajansı sorumlu tutmak. Yeni ajansa geçmek. Yeni ajansın da aynı şekilde eskiden beri kullanılan mevcut hikayeleri evirip çevirip süsleyip yeniden sunması… Ve sonuç yine aynı hikaye,  yine aynı kısır döngü…

Artık aynı hikayeleri farklı formatlarla, yeni reklamlarla bağıra çağıra anlatmanın zamanı geçti.  Bundan vazgeçmeliyiz.  Başkalarının da hikayemize dahil olacağı yepyeni hikayeler yaratmayı öğrenmenin zamanı geldi de geçiyor.

Az biraz pazarlama deneyimi  ya da bilgisi olan herkes daha fazla ürün ya da hizmet satabilmek için indirim yapar, bir alana bir bedava kampanyası düzenler, ürün ya da hizmetin yanına hediyeler verir.  Bütçesinin el verdiği kadarı ile ya broşür bastırır ya da online reklamlar verir. Bunları yapmak için pazarlama dâhisi olmaya gerek yoktur. Oysa pazarlama dâhisi olarak görülen ve farklılaşmayı başarabilen pazarlamacılar müşterilerinin de içine dahil olacağı marka hikayeleri kurgularlar. Bu hikayeler, ortak değerler vasıtasıyla marka ve müşterileri arasında duygusal bağ kurulmasını sağlar.

Aslına bakarsanız tüketici ile marka arasında her an,  her etkileşimde bir deneyim yaşanır.  Bu deneyimlerle ortak bir hikaye yaratmak mümkündür. Gözünüz korkmasın,  bu iş zor ancak imkansız değildir. Sonuçta ilgisiz olayları birbiri ile bağlamak bunlardan bir anlam çıkarmak, insanlığın doğasında olan bir yetenektir.

Sadece dikkat edilmesi gereken bazı noktaları gözden kaçırmamak gerekir.  Markaların hikaye anlatımında yaptığı en büyük hata, markanın kahraman rolünde olması gerektiği kanaatidir.  Aslında bu oldukça kibirli bir yaklaşımdır.  Basit düşünün; kim sürekli kendini öven birini her daim sevmeye devam edebilir ki?

Oysa hikayenin kahramanı müşteri  olabilir ve sunduğunuz ürün ya da hizmet bunun aracısı rolünü üstlenebilir. Tıpkı Coca Cola ürünlerinin ‘mutluluk’ için aracı olması gibi…

coca cola mutluluk hikayesi

Unutmayın, insanlar her zaman başkasının hikâyesinden çok, kendi kişisel hikâyelerini anlatmaya ve paylaşmaya eğilimlidir.  İnsan olmak hikaye anlatmak demektir. Yoksa Sosyal medya neden bu kadar sevilsin ki?

Öyleyse ne yapmalısınız?

Öncelikle marka olarak bir amaç belirlemeli ve ona sıkı sıkıya sahip çıkmalısınız.  Değerlerinizi bu amaç etrafında şekillendirmelisiniz, Sonra kendinize sormanız gereken bazı sorular  var.

  • Markanız deneyim öğesine ne kadar önem veriyor?
  • Markanız tüketicilerle duygusal bir bağ kuruyor mu?
  • Ürün veya hizmetiniz tüketicilerin hikayelerinin bir parçası haline geliyor mu?

Nereden Başlamalısınız?

Bir amacınız var. Yukarıdaki soruların yanıtlarını oluşturdunuz ve başlamaya hazırsınız. Öyleyse müşteri deneyimleri ile iyi hikayelerden oluşan içerikler oluşturun ve suda dalgalanmalar yaratın, daha sonra bu içerikleri yayabildiğiniz kadar yayın.

Hikaye yaratmak tek seferlik bir pazarlama kampanyası değildir.  Hikaye yaratmak pazarlamanızın temel taşı olmalıdır.  Hikaye tasarlamaya başlar başlamaz istediğiniz etkiyi alamayabilirsiniz. Ancak en doğru etkileşimi yaratacak hikaye tasarım şeklini bulana kadar denemeye devam edin. Doğru yöntemi bulduğunuzda markanız için bir atom bombası etkisi yaratacak başarılar elde edeceksiniz.

Kaynakça ve kitap önerisi: Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce Darren McCol&Gastom Legorburu’nun ‘Hikâye Tasarımı’ kitabını okuyordum. İçeriği oluştururken kendi deneyimlerimle birlikte kitaptaki fikirlere de yer verdim.  Hikâye tasarımı konusunda kendini geliştirmek isteyenlerin okumasını önerebileceğim bir kitap.  Kitaptaki örneklemelere yabancı markalara ait olsa da işin özü kendi markanızın amacını belirleyerek, örneklerden yola çıkarak kendi hikâye tasarım yöntemimizi belirlemek.

Son sözüm:  Ne kadar okursak okuyalım deneyimlemeden ve kendi yöntemlerimizi bulmadan bu  işi başaramayız. Bu nedenle ister benim gibi bloggerların yazılarını, isterseniz de ilgilendiğiniz konulardaki kitapları okuyun. Mutlaka deneyin ve deneyimleyin.

YORUM YAP